Parkinson Hastalığı


Pakinson hastalığı (PH) beynin substantia nigra denen bölgesindeki sinir hücrelerinin hızla kaybedilmesi sonucu ortaya çıkar. Bu hücreler beyinde özellikle hareket sistemiyle ilgili bilgilerin aktarılmasına yardımcı olan dopamin adlı maddenin üretilmesini sağlamaktadır. Bu nedenle hastalıkla dopamin eksikliği ortaya çıkar.
PH genellikle 60 yaşın üzerinde başlar. İlerleyen yaşlarda sıklığı artar. 65 yaşın üstünde 100’de 1 oranında görülür. Erkekler ve kadınlar eşit sıklıkta etkilenirler. 50 yaşın altında nadiren ortaya çıkar ve bu durumda genetik nedenin varlığı araştırılmalıdır.

PH için en önemli risk faktörleri ilerlemiş yaş ve ailede PH varlığıdır. Birinci dereceden akrabalarında etkilenmiş bir bireyin varlığı PH gelişme riskini yaklaşık 2 kat arttırmaktadır.

PH vakalarının çok büyük bir çoğunluğunun genler ile çevre (kırsal kesimde yaşam, kuyu suyu içme, böcek ilaçları ve yabancı ot öldürücülere maruz kalma) arasındaki potansiyel etkileşimler sonucu ortaya çıktıkları düşünülmektedir. Ancak bunlar tek başına hastalık gelişimine neden olmamakta ve bu risk faktörlerinin hiçbirine sahip olmayan bireylerde de hastalık ortaya çıkabilmektedir.

PH’ye neden olduğu bilinen en önemli gen ‘parkin’ ismindedir. Parkin mutasyonları en sık görülen ailevi PH’ye neden olur, ancak yine de vakaların %1’inden daha azını teşkil eder.

Belirti ve Bulgular

İlk belirti ve hastalığın seyri kişiler arasında büyük bir değişkenlik gösterir. En sık karşılaşılan başlangıç belirtisi istirahat tremorudur (titreme). Tremor ya da hareket yavaşlığı genellikle vücudun bir yarısında başlar veya kolu ya da bacağı etkiler. Yıllar içinde aynı taraftaki diğer uzuv ve daha sonra vücudun karşı tarafındaki uzuvlara yayılır.

PH’nin belirtileri; hareket sistemiyle doğrudan ilişkili (motor) belirtiler ve hareket sistemiyle doğrudan ilişkili olmayan (motor-dışı) belirtiler olmak üzere iki grupta değerlendirilir.

PH’de görülen motor belirtiler; hareketlerde yavaşlama (bradikinezi), istirahatte titreme (tremor), kaslarda sertlik (rijidite), duruş dengesizliği (postural instabilite), öne eğik yürüme, yürürken kol sallamada azalma, sandalyeden kalkmada zorluk, el yazısında küçülme,yüz mimiklerinin kaybolması, yatakta dönme güçlüğü

Motor dışı belirtiler; koku duyusunda azalma, uyku bozukluğu (rüyada hareketli olma), depresyon, kabızlık, terlemede artış, cinsel işlev bozukluğu

Tanı

PH’de tanı hekim tarafından muayene ile konur. Üç majör belirtiden (istirahatte titreme, kas sertliği ve hareket yavaşlığı) en az ikisinin varlığı ve ikincil bir nedenin (antipsikotik ilaç kullanımı ya da beyinde hareketi kontrol eden bölgelerde oluşan damar tıkanıklıkları gibi) bulunmayışı tanı için yeterlidir.

Tedavi

PH’de kullanılan ilaçlar; dopaminerjik (dopamin miktarını arttıran ya da dopamin etkisini gösteren) ajanlar (levodopa), dopamin agonistleri (pramipeksol, piribedil, ropinirol), KOMT inhibitörleri (entakapon), MAO-B inhibitörleri (rasajilin, selejilin), antikolinerjiklerdir (biperiden, bornaprin, triheksifenidil, amantadin). İlaç dozları ve saatleri hekim tarafından ayarlanmalıdır. İlaçlarla belirtileri kontrol altına alınamamış ilerlemiş PH hastalarında cerrahi bir tedavi seçeneğidir. Her hasta cerrahiye uygun değildir, bu duruma PH alanında uzmanlaşmış nörolog tarafından karar verilir.

PH insanın günlük yaşamının birçok yönünü etkiler. Egzersiz ve fizyoterapi ile mümkün olan en iyi işlevsel seviye sağlanmaya çalışılır. Ayrıca konuşma ve yutma problemleri, uyku bozuklukları, ağrı, kabızlık, cinsel işlev bozuklukları, depresyon, halüsinasyonlar, kilo kaybı, salya artışı, idrar problemleri gibi PH’de sık karşılaşılan durumlarla da mücadele edilmelidir.